2 Ocak 2008 Çarşamba

Doktor gibi otomobil Türkiye'de yok satar

Bu yıl 40'ıncısı düzenlenen Tokyo Otomobil Fuarı için Japonya'daydım. Fuarda, geleceğin otomobillerine bugünden dokunurken, artık

otomobile yeni bir görev biçildiğini de gördüm. Düne kadar sadece ulaşım aracı olarak görülen, bugünlerde ise daha çok yaşam tarzının simgesi rolüyle öne çıkan otomobil, artık doktorculuğa soyundu .

Tokyo Otomobil Fuarı'nda gördüğüm Toyota'nın konsept modeli adeta bir psikolog. Sürücüyle iletişim kuran otomobil, ruh halini çözümleyip sürücünün o an mutlu ya da mutsuz olduğunu anlıyor. Sürücünün gözlerini, yüzünün şeklini inceleyen, kalp atışlarını değerlendiren otomobil, sürücü gergin ve mutsuzsa, otomobilin içindeki havayı ayarlıyor, içerdeki renkleri değiştiriyor. Gerginliğini azaltıyor, bir psikolog gibi rahatlamasını, gevşemesini sağlıyor. İnsanların mutsuz, trafikte gergin ve agresif olduğu Türkiye'de inanın bu otomobil yok satar.



Kadın gözleri tasarımcıların gözdesi

Tokyo'dayken fırsattan istifade Toyota'nın tasarım merkezini de ziyaret ettim. Toyota'nın tasarım felsefesinin ipuçlarını keşfettim. Ofisten daha fazla bir ev ortamına benzettiğim, çalışanların birlikte oyunlar oynadıkları, spor yaptıkları bu merkezde bir afiş dikkatimi çekti. Tasarımcılar çeşitli dergilerde yayımlanan fotoğraflardan kestikleri kadın gözlerinden bir afiş yapmışlar. Onlarca çekici ve güzel kadın gözünü bir araya getiren bu afişin nedeni ise tasarımcıların far tasarımını yaparken, bu kadın gözlerinden esinlenmeleriymiş. Bunu duyunca yıllar önce Peugeot'da çalışan Türk tasarımcı Murat Günak'ın söyledikleri aklıma geldi. Günak'ta otomobil farlarını tasarlarken kadın gözlerinden esinlendiğini açıklamıştı. Hatta Peugeot 407 Coupe'nin farlarında Sophia Loren'den esinlenmişti. Bugün otomobil tasarımlarında erkeklerin hakimiyeti var. Eğer tersi olsaydı ve kadınlar otomobil tasarlasaydı, erkek gözlerine bakarlar mıydı ? Sadece merak ettim.

Hiç yorum yok: